Ana Sayfa » FOX Sports (ABD) Hukuk İşleri Direktörü Zehra Betül Ayrancı (LAW’11)

FOX Sports (ABD) Hukuk İşleri Direktörü Zehra Betül Ayrancı (LAW’11)

(Dergi Bilkent 38. sayı – Aralık 2022)

 

FOX Sports’un ABD’deki genel merkezinde hukuk işleri direktörü olarak görev yapan Zehra Betül Ayrancı (Hukuk 2011), bizlere hukuk, spor ve medyanın etkileşiminden bahsetti.

LinkedIn Profili

 

Bilkent Üniversitesi’nden sonraki kariyer adımlarınızı öğrenebilir miyiz?

Meslek hayatıma 2011’de İstanbul’da başladım; Gün + Partners Avukatlık Bürosu’nda fikrî mülkiyet hukuku çerçevesinde medya, spor, teknoloji ve lüks tüketim sektörlerinden dünyaca ünlü şirketleri önemli dava ve sözleşmelerde avukat olarak temsil ettim. 2014’te ABD Dışişleri Bakanlığı’nın Fulbright bursunu kazandım ve UC Berkeley Hukuk Fakültesi’nde fikrî mülkiyet, spor ve eğlence hukuku alanında tezli yüksek lisans programına başlamak üzere görevimden ayrıldım. ABD ve Avrupa Birliği’nde sporcuların imaj hakları konulu tezimin kısa versiyonu Amerikan Barolar Birliği (American Bar Association – ABA) dergisi The Entertainment Lawyer tarafından yayımlandı. Eğitimimi tamamladıktan sonra UC Berkeley Teknoloji Hukuku Merkezi’nde araştırma görevlisi olarak kısa bir süre çalıştım ve hâlen okutulan Uluslarüstü Fikri Mülkiyet Hukuku dersinin oluşturulmasına katkıda bulundum.

Yüksek lisans sonrasında İstanbul’a dönerek TV8 ve Acun Medya bünyesine katıldım; Acun Medya’nın yurt dışı faaliyetlerinden sorumlu hukuk müşaviri olarak iki yıl görev yaptım. Acun Medya’nın Yunanistan, Hollanda ve Meksika gibi önemli pazarlara açılımı, firmanın yurt dışı şirketlerinin kurulması, O Ses Yunanistan, Survivor Yunanistan, Exatlon Meksika gibi yapımların hayata geçirilmesi, TV8,5 televizyon kanalının kuruluşu, Amerikan profesyonel basketbol ligi – NBA, boks ve millî futbol maçlarının yayın hakları gibi hususlarda hukuki süreçleri yönettim. Bu dönemdeki çalışmalarım sonucunda, farklı ülkelerden hukuk müşavirlerini değerlendiren İngiltere merkezli Legal 500 platformunca medya ve spor hukuku alanında General Counsel Powerlist ödülüne layık görüldüm.

2017 sonbaharında Avrupa ve Afrika’daki spor yayın haklarından sorumlu hukuk danışmanı olarak FOX Sports topluluğuna katıldım ve Hollanda’ya taşındım. 2019 sonbaharında ise UC Berkeley’de hukuk doktorama başlamak üzere görevimden ayrılarak California’ya taşındım. Doktora çalışmalarıma devam ederken FOX Sports’tan teklif aldım ve şirketin Los Angeles merkezindeki hukuk ekibine katıldım. FOX Sports’ta hukuk işlerinden sorumlu direktör olarak çalışmaktayım.

Spor ve hukuk etkileşiminde bir mesleki rota çizme hedefini ne zaman belirlediniz?

Çocukluğumdan itibaren spora ilgim vardı. Yüzme, binicilik, tenis, masa tenisi, tekvando ve voleybol branşlarında amatör ve yarışmacı olarak yer aldım. Lisede de voleybol oynadım, profesyonel olamadım, fakat sporun içinde bulunmanın zevki aklımın bir köşesinde kaldı. Ben de sporu mesleğimle buluşturmanın yollarını düşünmeye başladım. Bilkent Hukuk’ta ikinci sınıf öğrencisiyken Türkiye Voleybol Federasyonu’na gittim; federasyonun avukatına hukuk departmanında gönüllü çalışmak istediğimi söyledim. Olumlu yanıt alınca dersten kalan vakitlerimi federasyonda geçirmeye başladım. Sporcu ve kulüp lisanslarından yayın haklarına kadar birçok alanda bilgi sahibi oldum; TBMM’de tartışılan yasa taslaklarına görüş hazırladım.

Öğrenciliğimin son yılından 2014 yazına kadar Türkiye Basketbol Federasyonu’nda benzer bir görev üstlendim; federasyonun İstanbul, Ankara ve İzmir ofislerinde hukuk, sportif organizasyonlar ve dış ilişkiler departmanlarında çalıştım. FIBA 2010 Dünya Kupası ve daha birçok organizasyonun hazırlık ve hukuki süreçlerine destek verdim. Bu süreçte sporun ve spor organizasyonlarının televizyon yayınına aktarımının çok boyutlu bir endüstri olduğunu gözlemledim. Sporun medya, prodüksiyon, yayın, reklam ve sponsorluk kollarında kendimi geliştirmeye başladım.

Bilkent’teki son yılımda ABD ve Türk hukuku içerikli Fikrî Mülkiyet Hukuku dersini almıştım. O günden bu yana uluslararası sözleşmeler, yayın hakları, sporcuların imaj hakları, sponsorluklar, prodüksiyon teknolojileri konularında akademik ve pratik yayınları, davaları ve güncel medyayı takip etmekteyim.

FOX Sports’a geçişiniz ve Hollanda’da üstlendiğiniz sorumluluklar hakkında ayrıntı verebilir misiniz?

Aslında iş aramadığım bir sırada, işe alım yapan şirketin isminin açıklanmadığı bir ilana internetten başvurmamla başlayan bir serüven bu. Pozisyon bayağı ilgi çekiciydi, aranan adayın özellikleri sanki beni anlatıyordu. Önce bir insan kaynakları şirketiyle iki telefon görüşmesi gerçekleştirdim. İlgilenen şirketin FOX Sports Hollanda olduğunu bu aşamayı geçince öğrendim. FOX Sports bünyesinde insan kaynakları, hukuk, finans, prodüksiyon ekiplerinden Avrupa baş hukuk müşavirine uzanan 7 ayrı mülakat daha gerçekleştirdim. En son Los Angeles genel merkezdeki kıdemli genel müdür yardımcısı ve hukuk ekibiyle görüştüm. Tüm aşamalar olumlu sonuçlanınca FOX Sports’un Amsterdam ofisinde çalışmaya başladım.

Hollanda’da Avrupa ve Afrika kıtalarındaki spor yayın haklarından sorumlu hukuk müşaviri unvanıyla görev yaptım. Birçok spor dalında İtalya, Hollanda, Türkiye, Kıbrıs, İsrail, Yunanistan, Malta ve Afrika kıtasından toplam 28 ülkede sporun televizyon ve dijital yayınına ilişkin hukuki müzakere ve sözleşmeleri yönettim; ilgili konularda yönetim ekibine hukuki danışmanlık verdim.

Danışmanlık verdiğim spor dalları ve etkinliklerine Türkiye, Hollanda, ABD, İspanya, Almanya, Fransa, Belçika, İskoçya futbol ligleri, Amerikan futbol ve beyzbol ligleri – NFL ve MLB, UEFA Avrupa Ligi (futbol), UFC (dövüş sporları) ve Glory (kickbox), CEV (voleybol), Euroleague ve Eurocup (basketbol), tenis, yelken, su sporları, motor sporları, plaj voleybolu, atletizm, hokey ve bisikleti örnek gösterebilirim.

FOX’un Amerika ekibine transferinizin hikâyesini paylaşır mısınız?

Avukatlığa devam ederken akademik çalışmalarıma ara vermemiştim. İşten vakit bulduğum zamanlarda ve hafta sonlarında, ilgimi çeken konularda makale yazmaya, konferanslara katılmaya, misafir öğretim görevlisi olarak üniversitelerde dersler vermeye devam ediyordum. 2019 başında FOX Sports Avrupa ve Afrika’nın da içinde bulunduğu geniş bir portföy Disney bünyesine katıldı. Geçiş dönemini bir fırsat olarak gördüm ve UC Berkeley’e bu kez doktora için başvurdum. Kabul alınca Hollanda’daki görevimden ayrılarak California’ya taşındım.

Bir yıl kadar sonra FOX Sports’un Los Angeles ekibinden bir telefon ve iş teklifi aldım. Doktora tezimde ileri bir aşamaya gelene kadar yarı zamanlı destek verebileceğimi söyledim ve en yakın tarihteki baro sınavına kayıt oldum. Başlangıçta danışman olarak yarı zamanlı başladığım görevime, yönettiğim projelerin çapının da etkisiyle tam zamanlı hukuk işleri direktörü unvanıyla devam etmekteyim.

Fox’taki güncel projeleriniz ve çalışmalarınız hangi konularda yoğunlaşıyor?

FOX Sports’un yayın hakkı sahibi olduğu spor karşılaşmalarının prodüksiyonu ve sahadan yayını, stüdyo programlarının hazırlanması, spor belgesellerinin diğer mecralara lisanslanması, prodüksiyonu başkalarınca yapılmakta olan karşılaşmaların yayın haklarının satın alınması konularında çalışmaktayım. Güncel projelerimin başında Katar’daki FIFA Dünya Kupası, NFL ve MLB var.

Yoğunlukla operasyonel konularda, örneğin prodüksiyonda yeni teknolojilerin kullanılmasında, geliştirilmesinde ve prodüksiyon aşamalarında teknik ekipler ve yapım ekiplerine hukuki danışmanlık veriyor, ilgili sözleşme ve müzakere süreçlerini yönetiyorum. Set ve stüdyoların tasarımı, kurulması ve inşaat izinlerinin alınması, prodüksiyon ekipmanının taşınması, kargo ve lojistiği, spiker, yorumcu, kameraman, ses ve görüntü yönetmeni gibi çekim ekibini ilgilendirecek personel, konaklama ve sözleşmeleri, yayında reklam ve sponsorluk unsurlarının doğru ve yasalara uygun kullanımı, yayının televizyon ve diğer platformlara sorunsuz iletimi ile birlikte bir aksaklık çıkarsa ne gibi hukuki ve ticari karar veya önerilerin devreye girebileceği, sahada gerekli olabilecek medikal hizmetler ve acil eylem planı süreçlerine dair hizmet sözleşmelerini kapsayan bir yelpazede hukuki destek veriyorum.

Türkiye’den sonra ABD’de baroya kayıtlı olabilmek için hangi aşamalardan geçtiniz?

Yasal stajımı tamamladığım 2012 yılından itibaren İstanbul Barosu’na, FOX Sports ABD operasyonundaki işim ve çalışmalarım sebebiyle de California Barosu’na kayıtlı avukatım. ABD’de her eyaletin kendine ait barosu ve her baronun yıldan yıla değişebilen gereklilikleri var. California Barosu, diğer birçok eyalet gibi, baro sınavı ve ahlaki karakter yeterliliğini geçmeyi baro kaydı için şart koşuyor. California Barosu sınavına girebilmek için Amerikan Barolar Birliği’nce onaylanmış bir hukuk fakültesinden lisans derecesiyle mezun olmak, ön koşul sayılan dersleri almış olmak, dünya üzerinde bir başka baroya kayıtlı avukat olmak gibi alternatifleri söyleyebilirim.

Ben yabancı avukat kategorisinden California Barosu sınavına girmiştim. Sınav tam iki gün sürmüştü. Çoktan seçmeli 200 soru, 5 yazılı soru, bir de performans testi vardı. Ahlaki karakter yeterliliği ise adayın dürüstlüğü, güvenilirliği, hukuka uygun bir hayat sürmesi gibi konularda hem adayın hem de önceki işverenlerinin ve referans göstereceği kişilerin yanıtlayacağı sorulardan ve birtakım resmî belgelerin başvuru dosyasına eklenmesinden oluşuyordu. Her iki aşamayı da başarıyla geçmemin ardından noter huzurunda yemin ederek baroya kaydolmuştum.

Spor hukukunda karşılaştığınız ilginç konulardan örnek verebilir misiniz?

Yıllar evvel drone teknolojilerine merakım uyanmıştı. Bir gün konuyu The Entertainment Lawyer dergisi editörünün bulunduğu bir ortamda açmıştım. Editörün davetiyle spor yayıncılığında drone kullanımına ilişkin bir araştırma yapmış, bunu da makaleye dökmüştüm. Makalem neredeyse tamamen teorik araştırmaya dayalıydı; iş yaşamımda uygulamasına rastlamamıştım. Yıllar sonra Amerikan futbolu, beyzbol ve motor sporları liglerinin en üst düzey spor karşılaşmaları prodüksiyonlarında drone kullanıldığını görüyor, bu husustaki sözleşme ve müzakereleri yönetirken yıllar evvel hiç aklıma gelmeyen incelikleri öğrenmekten keyif alıyorum.

Üye olduğunuz mesleki kuruluşlar var mı? Bunların kariyerinize katkıları ne yönde gelişiyor?

Akademik ve mesleki kuruluşlarda yer almayı güncel kalabilmek, mesleki katkı verebilmek ve sosyal olmak adına çok faydalı buluyorum. 2016’da yazdığım “Digital Death: What Happens to Your Digital Assets When You Die?” makalemle Uluslararası Barolar Birliği (International Bar Association – IBA) Teknoloji Hukuku Komitesi’nin global ödülünü kazanmıştım. Ödülün ardından IBA ve komitede aktif rol almaya başladım. Amerikan Telif Hukuku Topluluğu (Copyright Society of the USA – CSUSA) Çeşitlilik ve Kapsayıcılık Komitesi, Medya Hukuku Araştırma Enstitüsü (Media Law Research Center- MLRC) ve LawInSport danışma kurulu üyesiyim. Uluslararası Ceza Mahkemesi (International Criminal Court – ICC), Willem C. Vis Uluslararası Ticari Tahkim, Philip Jessup Uluslararası Hukuk, Oxford Üniversitesi Uluslararası Fikrî Mülkiyet Hukuku ve National Native American Law Students Association farazi tahkim ve duruşma yarışmalarında 2017’den beri hâkim ve jüri üyesi olarak yer almaktayım. Böyle organizasyonlarda görev alabilmek, uluslararası prestij ve çevre kazandırmanın yanı sıra farklı konular, kültürler ve sorunlar hakkında bilgi ve tecrübe alışverişi, tartışma ve çözüm yaratma imkânı sunuyor.

Geleceğe yönelik kariyer hedeflerinizden bahsedebilir misiniz?

UC Berkeley’de yeni nesil medya platformları üzerine yazmakta olduğum tezimi yayımlamak ve doktoramı tamamlamak önceliklerim arasında. Wolters Kluwer etiketli “International Encyclopaedia of Laws”un medya hukuku bölümünü Türk hukuku açısından kaleme alıyorum. Bu çalışmayı önümüzdeki sene yayına hazır hâle getirme gayesindeyim. Cambridge University Press’ten çıkacak olan “The Cambridge Handbook of Intellectual Property and Social Justice” kitabının okuyucularla buluşmasını heyecanla bekliyorum. Bu kitaba saygın hukuk profesörleriyle birlikte ben de bir bölümle katkıda bulundum. İş tarafında ise hukuki destek verecek olduğum ve önümüzdeki yaz Avustralya ve Yeni Zelanda’da düzenlenecek olan FIFA Kadınlar Dünya Kupası var. 2023, benim adıma yoğun tempolu bir yıl olacak. Hedefim ânı yakalamak, eşsiz deneyimlerden keyif almak ve fırsat buldukça tecrübelerimi paylaşmak. Hem Türkiye’de hem Avrupa ve Amerika’da davet üzerine birkaç hukuk fakültesinde ders vermiş ve çok keyif almıştım. Bu pratiği sürekli kılmayı, spor, medya ve küresel hukuk kesişiminde literatürü, uygulamayı ve deneyimlerimi üniversiteli arkadaşlara aktarmayı gönülden istiyorum.

Hobilerinizi öğrenebilir miyiz?

Okumaya, özellikle otobiyografi ve biyografi türündeki eserlere ilgi duyuyorum. Fırsat buldukça doğa yürüyüşleri yapıyorum. Sırt çantamdan bir kitap, bir de hamak eksik olmaz. Pandemi döneminde yemek pişirmeye merak sarmıştım. Yöresel Türk yemeklerini öğrenmeyi ve geleneksel tarifleri denemeyi çok seviyorum. Zengin mutfak kültürümüzü elimden geldiğince öğrenmeye ve paylaşmaya çalışıyorum.

Bilkent diplomanızın akademik ve profesyonel çalışmalarınızdaki etkisini yorumlar mısınız?

Bilkent hem akademik anlamda hem de mezunları ile fark yaratan, dünyanın birçok yerinde bilinen ve saygı duyulan bir marka. Amsterdam, Los Angeles ve San Francisco çevresinde en iyi şirketlerde ve üniversitelerde görev yapan, bilime, sanayiye, teknolojiye ve insanlığa katkıda buluna onlarca Bilkent mezunuyla tanıştım. Gerek akademide gerek iş dünyasında Bilkentli olmak donanımlı olmakla, çalışkanlıkla, duyarlılıkla özdeşleştiriliyor. Ben de Bilkent Hukuk’taki çok değerli hocalarım sayesinde, akademik ve profesyonel hayata ne kadar iyi hazırlandığımı iş hayatımın her aşamasında fark ediyorum. Hocalarımızın liseden yeni mezun olmuş bizlere daha ilk sınıftan meslektaş gibi davranmasının, dava dosyası hazırlama, sözleşme müzakereleri ve farazi duruşma ödevleri aracılığıyla bizi avukatlığa daha öğrencilik yıllarından hazırlamasının önemini yıllar sonra daha iyi anlıyorum. Dünyanın önde gelen akademisyenlerinden ve avukatlarından İngilizce ve Türkçe dinlediğimiz dersler, kütüphane, kültürel etkinlikler, kampüs, hatta ders seçim sistemi bile dünya standartlarındaydı. Tüm bunlar ve mezunlar arasındaki güçlü bağ sayesinde, bir Bilkentli kimliğiyle İstanbul’da da, Amsterdam’da da, California’da da hiç yabancılık çekmediğimi rahatlıkla söyleyebilirim. İyi ki Bilkentliyim!