Bireyler cinselliklerini yaşarken biyolojik olarak hormonların etkileri yanı sıra toplumlardaki değerlerden de etkilenirler. Kadın ve erkeklerin vücut özellikleri ve işlevleri doğa tarafından belirlenmiştir. Ancak cinselliğin hangi şartlarda yaşanacağı biyolojik değil genellikle toplumsal kurallarla öngörülmüştür. Aynı şekilde cinsiyetimizden beklenen üreme dışındaki özellikler de, yine içinde yaşadığımız topluma göre değişebilir.
Genel olarak toplumlarda kadınların cinselliği erkeklere göre daha çok baskı altında tutulmaya çalışılır. Bu durumun biyolojik bir nedeni olup olmadığı çağlar boyunca tartışıla gelen bir konudur.
Çocukluk çağında kız çocuklar da erkek çocuklar da kendi bedenlerinden zevk almayı keşfederler. Üreme organlarına dokunma haz duygusu yaratır. Cevap olarak erkeklerde peniste sertleşme, kızlarda vajinada nemlenme cinsel uyarının belirtisidir. Daha ileri bir cinsel haz, uyarı arttıkça bazı kasların kasılmasıyla birlikte yaşanan hoş duygulanım ise orgazm olarak tanımlanır. Çocukların orgazm olabilecek kadar kendilerini uyarabildikleri belirlenmiştir. Kendini tatmin etme, mastürbasyon olarak tanımlanan bu kendi kendine cinsel duygulanım, çocuklar kadar erişkinlerin cinsel yaşamında da önemli bir yer tutar. Atfedildiğinin aksine zararsız bir davranıştır. Engellenmesi doğru değildir.
Cinsel yakınlıklar, belli kalıplara uymaktan çok, bir yaşam zenginliği olarak kabul edilmelidir. Bir eşle cinsel duygulanım, genellikle ergenlikten sonra başlar. Üreme organları, memeler ve dudaklar erotik alanlar olarak duyarlıdır. Temas edildiklerinde haz duymaya neden olurlar. Ancak en büyük erotik organ deridir. Yani tüm beden erotik temas için duyarlıdır. Cinsel haz için bireyler arasında değişik yönelimler yaşanabilir. Öpüşme bile, kimi toplumlarda erotik anlam taşımayan bir davranıştır. Geniş bir bakış açısıyla, üreme olmayacaksa, cinsel organların birleşmesinin cinselliği yaşamak için şart olmadığı da akla gelmektedir. Kadın ya da erkek orgazmı için penisin vajinada olma koşulu yoktur. Vajinanın dışa yakın üçte bir bölümü ve önde bulunan klitoris dokusu temasa en çok duyarlı alanlardır. Üreme amacıyla cinsel organların birleşmesi güdülerle yöneltilebilen bir davranış olabilir. Ancak cinsel zevk alma ve zevk verme, kişilere göre, değişik koşullarda ve sürelerde yaşanan; öğrenilebilen bir süreçtir. Aslında herkesin cinsel zevklenme açısından aynı isteklilik, beklenti ve yetenekte olmadığı da belirlenmiştir. Bu açıdan benzer kişiler bir araya geldiğinde uyumlu bir cinsel yaşam oluşturmak daha kolay sağlanır. Sorun olduğu düşünüldüğünde eşle bunu paylaşmak, çözüm sağlanamadığında da yardım için bir uzmana danışmak yapılacak en doğru şeydir.
Üreme için penisin, vajina içine girerek, salgıladığı meniyi vajinaya bırakması gerekir. Ancak, ender olarak, vajina içine girmeden olan boşalmalarda da gebelik olabilir. Vajinal açıklık ince bir deri ile çevrilidir, bu deri kadınların aylık kanamaları için yeterli genişliktedir, ancak genellikle cinsel ilişkide penisin girişine yol vermeyecek kadar dardır. Vajina açıklığı penisin girişi için genişlerken, çevredeki bu ince zar yırtılabilir. Sıklıkla, hafif bir acı ile birlikte sızıntı şeklinde geçici bir kanama ile yaşanan himenin açılması deneyimi kimi toplumlarda özel bir önem taşır. Bu olay bekaret ya da kızlık zarının bozulması olarak isimlendirilir. Bu tanımlar toplum tarafından oluşturulmuştur. Himenin açılması kendi kendine iyileşen, bireyin sağlığını ve yaşamını doğrudan etkilemeyen bir süreçtir. İyileşme olduktan sonraki ilişkilerde himenin varlığı hissedilmez. Seyrek olarak yırtılma olmadan girişe elverişli, esnek bir açıklığı olan himenler de vardır. Bu tür himenlerde ilk cinsel birleşme sırasında kanama oluşmaz. Bazen de himen tamamen kapalı olabilir. Böyle durumlarda adet kanaması dışarı boşalmaz, vajen ve diğer üreme organlarının içinde birikir. Bu, kısırlık hatta ölüme sebebiyet verebilecek tehlikeli bir durumdur ve tıbbi müdahaleyi gerektirir. Ergenliğin diğer belirtileri görüldüğü halde adet kanaması olmayan ve aylık şiddetli kasık, karın ve/veya bel ağrıları çeken genç kızlar mutlaka bu açıdan değerlendirilmelidir.
Bir eşle yaşanan cinsel yakınlığın nitelik, sıklık ve çeşitliliği kişilerin tercihine göre değişir. Çok eşlilik, karşı cinsle, aynı cinsle ya da her iki cinsle cinsellik yaşamak hemen her toplumda ve doğada memelilerde de genel olarak rastlanılan bir davranıştır. Cinselliği yaşarken bedenin farklı kısımlarının temas ya da cinsel organların ilişkisi için kullanılması, karşılıklı olarak onaylanan davranışlar olmalıdır. Cinsel ilişkiyi başlatmak için erkeğin ya da kadının uyması gereken belli kurallar yoktur. Bireylerin toplumsal yaşamını olumsuz etkilemiyorlarsa, ruhsal ve bedensel sağlıklarına olumsuz etki yapmıyorsa, bu yönelimleri kişilerin özel yaşam seçenekleri olarak kabul görmelidirler. Cinselliği yaşarken, herkes için geçerli olan zorunlu kalıplar yoktur.
Vajina kadar esnek olmayan makatın cinsel ilişkide kullanılması sırasında özel önlemler alınarak riskler azaltılabilir. Erken yaşta olan gebelikler de özellikle kaçınılması gereken önemli bir sorundur. Ülkemizde son adet tarihinden itibaren 10 haftaya kadar isteğe bağlı gebelik sonlandırma yasaldır. İstenmeyen gebelik olduğu takdirde, evli olmayan 18 yaşından küçük bir gencin bu gebeliği sonlandırtması için anne-babasının izni gerekir. Eğer bu genç evli ise eşinin onayını alması gerekir. 18 yaşından büyük ve bekar bir kadın, gebeliğini yasal sınırlar içinde sadece kendi isteğiyle sonlandırta bilir.