Ana Sayfa » Depremin Erken Dönemdeki Psikolojik Etkileri ile ilgili Bilgilendirme

Depremin Erken Dönemdeki Psikolojik Etkileri ile ilgili Bilgilendirme

İçinde bulunduğumuz bu zor süreçte hepimiz çok üzgünüz. Hepimize çok geçmiş olsun. Kayıplarımız için başımız sağ olsun. Bu dönemde biz neler yapabileceğimiz konusunda bazı bilgiler paylaşmak istiyoruz.

Şu anda hepimiz bu zorlu süreçten farklı farklı etkileniyoruz ve farklı tepkiler veriyoruz. Bu tepkiler, anormal duruma verdiğimiz normal tepkiler oluyor. Olayı doğrudan yaşamanın ya da bir yakınımızın yaşamasının yanı sıra yardım eden olmak, duymak, izlemek de durumdan etkilenmemize sebep olabiliyor.

Bu tepkilerimiz aşağıdakiler gibi olabilir:

  • endişe, korku, panik,
  • suçluluk, çaresizlik gibi duygular,
  • mide problemleri, vücut ağrıları, uykusuzluk, yorgunluk hali gibi bedensel belirtiler,
  • çabuk irkilme,
  • depreme dair görüntüler, sesler gelmesi ve tekrar yaşanıyormuş gibi hissedilmesi

Bu tepkilerin bazılarını, birkaçını veya hepsini yaşayabiliriz, bazen ise hiçbirini yaşamayabiliriz. Unutmayalım ki olaya tepkisiz kalmak ya da gözle görünür bir tepki vermemek ve belirgin bir duygu hissetmemek de bu süreçte diğer tüm tepkiler gibi normaldir.

Bu durumda hem kendimiz hem de yakın çevremiz için neler yapabiliriz?

Uyku ve beslenme gibi ihtiyaçlarımızı elimizden geldiğince karşılamaya çalışabiliriz. Çevremizle iletişim halinde kalmaya özen gösterebiliriz. Bu gibi durumlarda çevremizle sohbet etmek hem bize hem de onlara iyi gelebilir. Eğer istersek; duygularımızı, düşüncelerimizi paylaşabiliriz. Eğer onlar deneyimlerini ve düşüncelerini anlatmaya hazır değillerse, onlara zaman vermeli ve konuşmaya zorlamamalıyız. Konuşmalarımızda “ağlama”, “geçti, bitti”, “neyse ki sen hayattasın”, “düşünme” gibi yönlendirici kalıplar yerine “ben de zaman zaman kendimi kötü hissediyorum, iyi ki yanımdasın, bir aradayız.” gibi duyguları paylaştığımız kucaklayan cümleler kurmaya özen gösterebiliriz.

Bu aşamada hepimiz sosyal medyaya ve haberlere bakmak istiyoruz. Kontrolsüz bilgi yığınına maruz kalmamak için güvenilir bulduğumuz ve takip ederken rahat hissettiğimiz, teyit alınmış kaynakları takip edebiliriz. Sansürsüz görsellere ve videolara bakmamak, dolaylı olarak travmatizasyona uğramamamız için önemlidir. Fazla geldiğini hissettiğimiz zaman uzaklaşmayı deneyebilir, maruz kalmamak için bildirimleri bir süre kapatmayı düşünebiliriz.

Deprem bölgesinde olmayabiliriz ama okulumuzda ve bulunduğumuz şehirdeki yardım merkezlerinde gönüllü olmak, yardım toplayanlara bir çay götürmek bile anlamlı bir katkıdır. Neler yapamadığımıza değil, neler yaptığımıza odaklanabiliriz.

Böyle durumlarda aşırı uyarılmış veya hissizleşmiş hissedebiliriz. Bu belirtileri hafifletmek, kendimizi ve çevremizdekileri rahatlatabilmek için yapabileceğimiz bazı aktiviteler deneyebiliriz.

Bazen yalnız başımıza kalmak isteyebiliriz ama arkadaşlarımızla beraber olmayı tercih etmek bize de arkadaşlarımıza da daha iyi gelebilir. Örneğin, bir arkadaşımızla yürüyüşe çıkabiliriz, bize eşlik etmeleri için teşvik edebiliriz.

Nefes ve beden egzersizleri sinir sistemimizi dengelemek için kullanabileceğimiz temel araçlardır. Burnumuzdan nefes alıp, aldığımız nefesten daha uzun süreyle ağzımızdan vermeliyiz. Ayaklarımızdan başlayarak yüz kaslarımıza kadar kademeli olarak sırayla bütün kas gruplarını sıkıp gevşetebiliriz. Böylece, gerginlik ve gevşeme arasındaki farkı hissedip rahatlayabiliriz. Ya da futbol, basketbol oynamak, bisiklete binmek veya yoga yapmak gibi bize iyi gelecek aktivitelere katılabiliriz.

Buradaki önerileri hem kendimiz uygulayabiliriz hem de yakınlarımızın uygulaması için yardımcı olabiliriz.

Psikolojik Danışma ve Gelişim Merkezi olarak, bu süreçte hep beraber olduğumuzu hatırlatmak isteriz. Hepimizi derinden etkileyen bu durumla tek başımıza başa çıkmak zorunda değiliz. Psikolojik destek almaya ihtiyaç duyarsanız pdgm@bilkent.edu.tr adresinden bize ulaşabilirsiniz.