Ana Sayfa » Arılar ve Zararlılarla Mücadele

Arılar ve Zararlılarla Mücadele

Doğada birlikte yaşamımızı sürdürdüğümüz bütün canlılar içinde, bulunduğumuz ekolojik sistemin bir parçası olup, ekolojik sistemi dengede tutmaktadırlar. Ekolojik sistemin dengede kalabilmesi için gerektiğinde çevresindeki diğer canlıları yok ederek veya onlara zarar vererek hayatta kalabilme mücadelesi gösteren canlılar belki de bizim anlayamayacağımız veya bilmediğimiz sebeplerden dolayı doğal davranışlar dediğimiz davranışlarda bulunmaktadırlar. Canlıların içgüdüsel davranışlar dediğimiz kendi doğalarından kaynaklı davranışları bazen biz insanları rahatsız etmekte, kızdırmakta ve hatta kızdığımız bu canlıları yok edecek duruma gelmemize neden olabilmektedir. Kendi aralarındaki yaşam süreci içerisinde gerekmedikçe birbirine zarar vermeyen canlılar, bir tehlike karşısında tedirgin oldukları, çiftleşme döneminde eşlerini veya yavrularını kıskandıkları ve aç kaldıkları zamanlar haricinde, genelde etraflarına zarar vermezler ve mümkün oldukça tehlike arz eden bu ortamdan uzaklaşmaya çalışırlar.

Ekolojik sistemin bir parçası olan arılarda yukarıda bahsettiğimiz içgüdüsel davranışları sergileyerek yaşamlarını sürdürmektedirler.Arılar dediğimiz zaman koloni halinde yaşayan ve balından faydalandığımız bal arıları, hiçbir işe yaramadığını düşündüğümüz ama sistemin bir parçası olan yaban arıları, Anadolu arısı dediğiz arılar ve farklı kıtalarda yaşayan farklı türde arılar aklımıza gelmektedir. Arılar balları ve arı sütü(polenleri) yanı sıra, bahar aylarında bitkilerin çiçeklerinden aldıkları polenleri diğer bitkilere taşıyarak, bitkilerin tozlaşması ve döllenmesini sağlarlar. Yaban arıları ise bitkilere ve insanlara zarar veren sinek ve böcekleri yakalayıp yiyerek, ekolojik denge içerisinde doğal hayata fayda sağlarlar.İçgüdüsel davranışlarıyla yumurtalarını bırakmak için yaptıkları peteklerini, ağaçların kabuklarından ağızlarıyla kopararak aldıkları talaşı tükürükleriyle karıştırarak insanlardan önce kağıdı bulan ve belki de insanlara ilk kağıt fikrini verende yine yaban arıları olmuştur.

Arılarda diğer canlılar gibi zorda kalmadıkları sürece başka canlılara zarar vermezler.

Arılar kendini savunurken kullandıkları iğneler yoluyla vücudumuza aktardıkları zehir, alerjisi olan bazı insanlarda ölüme kadar varan sonuçlara sebep olmaktadır. Bundan dolayı yaşadığımız yerlerdeki arılarla mekanik veya kimyasal mücadele yöntemleri kullanarak, bulunduğumuz ortamdan uzaklaştırmaya çalışırız. Bal arıları daha büyük koloniler halinde kovanlarda yaşadığı için bal arılarını insanların yaşadığı bölgelerden uzaklaştırmak ve gerekli tedbirleri almak daha kolay olmaktadır.Yaban arıları ise hemen hemen her yere yuva yaparak (çatılara, toprak altına, duvar diplerine, hurdalıklara) küçük gruplar halinde yaşadıkları için yuvalarını bulup yok etmek çok zor olmaktadır.Yaban arıları çok iyi koku aldıkları için gıda olan ve yemek yenen yerlere çok çabuk ulaşırlar.Arılara uygulanan kimyasal ve mekanik mücadele ile mevcut alandaki arılar yok edilmekte, asıl yuvaları tespit edilemediği sürece tamamen yok edilmeleri mümkün olmamakta, sadece mevcut arı sayısı azaltılmaktadır. Arıların en yoğun oldukları mevsim yaz sonu ve sonbahar aylarıdır. Kışın gelmesi ve havaların soğumasıyla tekrar kovanlarına ve yuvalarına dönen arılar, bir sonraki havaların ısındığı ve çiçeklerin açtığı bahar aylarına kadar, kovan ve yuvalarında kışı geçirirler.

Zararlılar dediğimiz zaman aklımıza gelen diğer canlılar ise sinekler, bitkilere zarar veren böcekler ve kemirgenler grubu gelmektedir. Yaz aylarında oluşan sineklerle mücadele de sentetik ilaçlar dediğimiz çevreye ve insana en az zarar veren ilaçlar kullanılmaktadır. Bitkiler ise bitkileri zayıflatarak ileriki yıllarda ölümlerine sebep olabilecek zararlılara karşı gerekli durumlarda ilaçlanmaktadır.Bitkilerin köklerini ve kabuklarını kemirerek bitkilerin ölümüne sebep olan kemirgenler ile mücadelede mekanik yöntemler uygulanmakta ve kapanlarla kemirgenlerle mücadele edilmektedir.

Ekolojik sistem içerisindeki canlılar nasıl gerekmedikçe ve zor durumda kalmadıkça çevresindeki canlılara zarar vermiyorsa, biz insanlarında sağlığımızı veya can güvenliğimizi tehdit etmedikleri sürece ekolojik sisteme müdahale etmememiz ve doğal hayatı korumamız ileriki yıllarda daha sağlıklı ve mutlu bir dünyada yaşamamız için kaçınılmazdır.