Türk toplumunun genetik yapısı çözüldü
Araştırmanın sonuçları Proceedings of the National Academy of Sciences dergisinde yayınlanan bir makale ile bilim dünyasına duyuruldu.
Bilkent Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü’nün önderliğinde Koç Üniversitesi Suna İnan Kıraç Vakfı, Sağlık Bilimleri, Rockefeller, Yale, Cardiff Üniversiteleri ve Icahn School of Medicine at Mount Sinai’nin katılımı ile yürütülen araştırmada, Türkiye’nin 81 ilinden köken alan yaklaşık 4,000 kişinin DNA’sı incelenerek Türk toplumunun detaylı genetik yapısı çözüldü. Yaklaşık 10 yıl süren ve 10 milyon dolar bütçe ile yürütülen araştırmanın sonuçları Türkiye’nin genetik açıdan bir bütünlük arz ettiğini ve yüksek düzeyde genetik çeşitlilik içerdiğini ortaya koydu.
Türk toplumu genetik açıdan ayrışmıyor
Projenin yürütücüsü Bilkent Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Tayfun Özçelik “Temel bileşenler analizinde Türk toplumunun genetik yapısının farklı bireyler arasında hayli değişken olduğunu, fakat bireylerin genetik açıdan birbirinden ayrı kümeler oluşturmadığını gözlemledik” dedi ve ekledi “Türk toplumu ile Balkan, Kafkas ve Orta Doğu toplumları arasında ortak genetik bileşenler vardır. Avrupa toplumları ile de beklenenden daha yüksek düzeyde bir benzerlik bulunmaktadır. Türkiye coğrafi konumu gibi genetik yapısı ile de Doğu ile Batı arasında bir köprü oluşturmaktadır.”
Anadolu Eski Taş Çağı’ndan beri göç olayları için bir köprü görevi görmüştür. Bu coğrafyada çok sayıda toplum yaşamış ve genetik miraslarını nesilden nesile aktarmıştır. Tarih öncesi dönemden itibaren Anadolu’da yaşayan toplumların arasında gerçekleşen göçler ve genetik aktarım, bu toprakların genetik homojenizasyonuna sebep olmuştur. Daha yakın dönemlerde gerçekleşen ülke içerisindeki göçler de büyük olasılıkla bu homojenizasyona katkı sağlamıştır. Sonuçlar, Anadolu coğrafyasında bugüne kadar gerçekleşmiş olan göç olaylarının genetik etkilerine işaret etmektedir.
Makalenin birinci yazarı, Bilkent Üniversitesi doktora öğrencisi Dr. Ece Kars “Araştırma sonucunda Türkiye’deki akraba evliliklerinin bir sonucu olarak, Türk bireylerin akrabalık katsayısının da yüksek olduğu tespit edildi. Akrabalık katsayısının yüksek seviyede olması, özellikle çekinik hastalıklar için risk oluşturmaktadır” dedi.
Bilindiği üzere, her insan her gen için anneden ve babadan aktarılan iki kopya taşır. Çekinik hastalıklar, hastalığa sebep olan genetik değişimlerin her iki kopyada da bulunması ile ortaya çıkar. Anne ve baba akraba olduğu zaman, bu olasılık hayli yüksek olur. Bu araştırmanın sonuçları, sebebi daha önceden bilinmeyen çekinik hastalıkların genetik değişimlerinin keşfinde yararlı olacaktır.
Avrupalı toplumlar ile yakın ilişki
Anadolu Asya, Avrupa ve Afrika arasında tarihi bir köprü görevini görüyor. Filogenetik yönden de Türk toplumu bu köprü vazifesinin etkilerini yansıtmakta. Türk bireyler genetik açıdan en çok komşu ülkelerin toplumları ile yakınken, bunları Avrupalı toplumlar takip ediyor.
Türk toplumunun özellikle İtalya’nın Toskana bölgelerinde yaşayan insanlarla yakın bir ilişkiye sahip olduğu izlendi. Bu bulgular Anadolu’nun ilk çiftçilerinin Avrupa’ya Cilalı Taş Devri’nde gerçekleşen göçünün etkilerini yansıtıyor olabilir.
Değerli bir veri tabanı
Araştırma sonucunda Türk toplumu için bugüne kadarki en kapsamlı genetik veri tabanı da oluşturuldu. Bu veri tabanında, Türk toplumuna özgün genetik değişimler bulunmaktadır. Bulgular daha önce tespit edilmemiş ama bir hastalıkla ilişkili olabilecek çok sayıda nadir genetik değişimi de ortaya çıkarmış bulunuyor. Burada önemle belirtmek gerekir ki bu veri tabanı 10 büyük araştırma grubunun 10 yıl süreyle gerçekleştirdiği çalışmalarla oluşturulmuş olup, bilimsel iş birliğinin önemini vurgulamaktadır.
Bu tür genetik değişimlerin belirlenmesi, başta Türkiye olmak üzere, ileride gerçekleşecek insan genetiği konusundaki çalışmalar için güçlü bir temel oluşturmaktadır.
Oluşturulan veri tabanı hem nadir görülen ve tek gen hastalıklarına sebep olan aday genlerdeki genetik değişimleri tespit etmek, hem de obezite, diyabet gibi kompleks hastalıklara olan genetik yatkınlığı belirlemek için değerli bir referans kaynak olacaktır. Veritabanı araştırmacıların kullanımına sunulmuştur*.