Ana Sayfa » MobileAction Kurucusu Aykut Karaalioğlu (IR 2011)

MobileAction Kurucusu Aykut Karaalioğlu (IR 2011)

(Dergi Bilkent 39. sayı – Haziran 2023)

Aykut Karaalioğlu (Uluslararası İlişkiler 2011), 10 yıl önce Silikon Vadisi’nde kurduğu uygulama analizi ve reklam optimizasyonu şirketi MobileAction ile girişimcilik hikâyesine uluslararası bir marka olarak devam ediyor.

– LinkedIn Profili

 

ABD’de bir iş kurmaya ne zaman karar verdiniz?

Liseye başladığım günden itibaren ileride kendi şirketimi kurma isteğim ve arzum vardı. Bir şeyler alıp satma fikri beni heyecanlandırıyordu; hatta girişimciliğe Anadolu öğretmen lisesinde yatılı okurken arkadaşlarıma kahve satarak başlamıştım. Geleneksel bir iş adamı ya da klasik bir girişimci olmak yerine, zamanın gerektirdiklerini takip etmem ve teknolojiyle ilgili bir şeyler yapmam gerektiğini Bilkent’in hazırlık yıllarında fark ettim; özellikle İngilizce ile daha çok vakit geçirince hayallerim ve ufkum gelişti. Öncelikle MBA yapmak istediğim için mezun olur olmaz ABD’ye gitmeyi aklıma koymuştum. 2011 yazında San Francisco’ya geldim. ABD’de herkesin elinde akıllı telefon görüyordum. Yine herkes mobil uygulama geliştiriyordu, fakat insanların uygulamayı büyütme ve App Store üzerinden para kazanma konusunda yeterli bilgisi ve birikimi yoktu. Bu dönemi 1800’lü yılların sonunda California’ya altın aramaya gelenlerin zamanına benzettim. Yüksek lisanstan vazgeçtim, uygulama analizi fikrine yoğunlaştım; yani altın arayanlara kürek satmaya karar verdim!

 

Fikriniz piyasada karşılık buldu mu?

Evet, ama karşılığını bulana kadar da pek kolay olmayan dönemler geçirdim. Maddi sorunlar yaşadım. Ufak tefek işlere girip çıktım. Kalacak bir yerim yoktu, arkadaşımın kanepesinde uyuyordum. Neler yapabileceğimi tartmak neredeyse iki yılımı aldı. Bu süreçte fikri geliştirmek adına sürekli araştırma yaptım. Facebook’a verilen reklamların optimizasyonu hakkında bir yazı yayımladım sosyal medyada. Yazım bayağı ilgi çekince E-Bay ile görüşmeye gittim. E-Bay, havuzunda birçok uygulama olduğunu ve mobil alanda büyümek için kuracakları takımda çalışabileceğimi iletti. Ben ne yaptım dersiniz? MobileAction adlı şirketimle onlara kendi analitik modelimin hizmetini sunabileceğimi söyleyiverdim! Ortada öyle bir şirket yoktu, MobileAction ismi de o anda aklıma gelmişti. Sonuçta fikrimi kabul ettirmiştim ve E-Bay müşterim olacaktı. Hemen bir muhasebeciyle anlaştım, şirketimi resmen kurdum. Günde 17-18 saat çalışıyordum. E-Bay hizmetten memnundu. 6 ayda 50 müşterim oldu. Ekibe birkaç kişi daha kattım. Geliştirdiğim analitik modeli bir başıma uygulamak çok zordu ve otomasyona geçmenin vakti gelmişti. Otomasyon sonrasında bir yılda 150 müşteriye ulaştık, Fortune 500 şirketlerini müşteri portföyümüze kazandırdık.

 

Mühendislik okumamış bir yeni mezun olarak Silikon Vadisi’ndeki teknolojik rekabetten çekindiniz mi?

İlk yıllarım her göçmen gibi zorlu ve sıkıntılıydı, başta anlattığım gibi. Yine de kendime güveniyor, ne olursa olsun hedeflerime ulaşacağıma inanıyordum. Hedefimin ve hayalimin olması beni her güçlüğe karşı ayakta tuttu. Sabretmeyi öğrendim. Uzun vadeli planlara, profesyonel ve sosyal ilişkilere yatırım yaparak bugüne geldim. Benimle aynı dönemlerde başlayan 100 girişimin anca beşi ya da altısı ayakta kalmıştır. San Francisco dünyanın yazılım merkezi. Bir işte en iyisi olmak istiyorsanız, en iyilerin bulunduğu yerde yaşamak ve çalışmak zorundasınız. Benim de aklımda sadece Silikon Vadisi vardı. Yazılım şirketlerinde mühendislerin yanı sıra pazarlama ve reklam gibi departmanların benim gibi sosyal bilim mezunları çalıştırabildiğini görünce çekinmedim, aksine motive oldum. Mühendislik veya bilişim okumamış olsam da sistemi fırsatlar özelinde değerlendirdim. Burada genelde çok iyi mühendisler çalışıyor olsa da Amerikalılar sadece tekniğe değil, projenizi kabul ettirebilecek satış kabiliyetinize de önem verir. Onları ikna edecek beceri ve özgüven en başından beri bende vardı. Kendimi şampiyonlar ligine transfer olmuş bir futbolcu gibi hissediyordum; tek farkı beni kimse transfer etmedi, ben oraya kendim gittim!

 

ABD’deki girişimcilik ekosisteminin öne çıkan bileşenleri hangileri?

Burada çok sayıda girişim ve yatırımcı görebilirsiniz. Yaklaşık 30 yıldır süregelen bir ekosistem ve zihin yapısıyla birlikte Amerika çok büyük bir pazardır, denemeye ve denettirmeye açık bir piyasadır. Bir iş tutmazsa sırada ne var diye bakılır hemen. Bir fikir Amerika’da tutarsa genelde dünyada da tutuyor; çünkü burada baskın bir kültür yok, her milletten insan var, fikrinizi birçok ülke vatandaşından oluşan bir grup denemiş oluyor. Şirketlerin temel bir ihtiyacı üzerine kurulmuş olan bir yapıysanız bu ekosistemde yatırım alırsınız. Biz de öyle kurulduk zaten. Aldığınız yatırımı iyi değerlendirirseniz size elbet ulaşırlar. Yatırımcılar, verdikleri parayı doğru harcayanlarla çalışmak ister. Müşteri büyürse ben de büyürüm; hem maddi olarak hem de portföy anlamında.

Bu devinimde stresi nasıl yönettiniz?

Stres benim motivasyonum. Hiçbir zaman rahatlamaya ya da gevşemeye tahammülüm yok. Şirketin adındaki aksiyon beni her gün, her dakika motive ediyor. Biz danışmanlıkla yola çıktık. 2015’te danışmanlıktan ürüne geçmeye, MobileAction’u herkesin kullandığı analitik bir ürün konumuna getirmeye karar vermiştim. Aldığım karar sonucunda iflas bile edebilirdim; ancak müşteri sayımı 100’lere değil 100 binlere çıkarmak adına bu riski almam gerekiyordu. Uyku kaçıran bu süreçte delegasyonu arttırdım, riski paylaşabileceğim bir ortakla çalışmanın verimli olacağını fark ettim ve tüm bunların stres yönetiminde avantaj yaratabileceğini anladım. Stres hayat koçum olmuştur her zaman.

 

Bir başınıza çıktığınız bu yola kaç kişi ve kaç müşteriyle devam ediyorsunuz?

Yaklaşık 300 bin dijital uygulama şirketine, 150 kişiye yaklaşan bir takımla hizmet veriyoruz. Müşterilerimiz arasında Apple, Adobe, Tencent, Adidas, Zynga, Applovin, Playtika, Hilton, Atlassian gibi farklı sektörlerden dünya devleri var. San Francisco’ya ilaveten Londra, Tokyo ve Ankara ofislerimizle devam ediyoruz. 100 kişiye ulaşan Bilkent Cyberpark ofisimiz şirketimizin kalbi. Türkiye’de çalışan arkadaşlarımızın neredeyse yarısı ya Bilkent lisans ya da yüksek lisans mezunu. Ortağım Yekta Özcömert de Bilgisayar Mühendisliği 2013 mezunumuzdur.

 

Bir girişimcide olması gereken başlıca özellikler nelerdir?

Girişimin doğru yolda olduğunu anlamak sizce ne kadar zaman alır? Girişimci pes etmemeli. Fikrine değil, hizmet ettiği pazara aşık olmalı. Fikir, proje veya ürün değişebilir, sorun değil; pazar yeteri kadar büyük olduğu sürece işler öyle ya da böyle yoluna koyulur. İlk girişimin günahı olmaz; bir işin gidip gitmeyeceği de ilk üç yıl içinde belli olur. Ben kaybetmeye pek inanmam; ya kazanırım ya öğrenirim. Buna da infinite game – sonsuz oyun diyorum.

Yeni bir girişim kuracak olsanız neleri yapmazdınız?

Hatalarıyla ve sevaplarıyla bir bütündür girişimcilik. Hata yapılacak ki iyi günlere gelinecek. O yüzden bunu yapın, şunu yapmayın demek zor olur; çünkü durumlar ve şartlar hep değişir. Şu an başka bir girişim hedeflemiyorum. Silikon Vadisi’nde öğrendiklerimi paylaşabileceğim yeni Türk girişimcilere alanlar açmaya gayret gösteriyorum. Türk teknoloji girişimcilerinin birbirleriyle tanışmasını ve iş yapmasını sağlayan global bir sosyal sorumluluk projesi başlattım: Turks in Tech. Geçen yıl New York, San Francisco, Londra ve Berlin’de toplantılar düzenleyip teknoloji sektöründeki Türk arkadaşlarımızı girişimcilik rotalarında desteklemeye çalıştım. Ayrıca, faydamın olacağı şirketlere yatırım yapıyorum. Son iki yılda 25 kadar şirkete melek yatırımcı kimliğiyle yatırımda bulundum. Bunların neredeyse yarısı Türk girişimcilerdi. Ben girişimciye yatırım yaparım, şirketin kendisinden ziyade. Her şirkette bir gelecek vardır; şirketi yaratacak kişiler benim için daha önemlidir. Fikirler, projeler çok iyi olmalıdır; ama asıl önemli olan takımdır ve girişimcinin kendisidir. O girişimci hakikaten azimli ve kararlı ise bir şekilde elinden gelenin ötesinde bir çaba sarf eder; sonuca eremese bile en azından neyin çalışıp çalışmadığını size gösterir.

 

 

Geleceğe yönelik planlarınızı öğrenebilir miyiz?

Geleceğe dair şu sorularla hep karşılaşırım: “İleride şirketini satacak mısın? MobileAction’un değeri ne kadar? Ben hep daha fazla katma değer yaratmak isteyen bir adamım. Herkes altın ararken kürek satayım, dijital uygulama geliştireceğime bunun danışmanlığıyla başlayayım dediğim iş, bugün çok kapsamlı bir mobil veri analizi, reklam optimizasyonu ve iş zekâsı ürününe dönüşerek büyük veriye odaklandı. Bizim değerimiz, bizimle iş yapan şirketlerin değeriyle ölçülebilir. 1-2 milyar dolarlık firmalarla aynı kulvardayız; onlarla aynı hizmeti, hatta onlarınkinin daha iyisini veriyoruz. Değer yarattığı sürece MobileAction’u satmaya niyetim yok. Öyle bir sistem yerleştirmek istiyorum ki sürekli işlesin, ben olmasam bile çalışmaya devam etsin. Bunun için hep araştırıyorum, geziyorum, farklı ülkelerde ofis açarak onların piyasalarını öğrenmeye önem gösteriyorum. Durmadan bir şeyler üretmek istiyorum, her gün işe büyük bir tutkuyla, âdeta uçarak gidiyorum. Hızla akan hayatta karşıma çıkan fırsatları yakalamaktan heyecan duyuyorum. Mesela Apple, Search Ads projesini açıklar açıklamaz SearchAds.com alan adını almıştım. Teknolojimizin ne kadar kapsamlı ve çözüm odaklı olduğunu gören Apple da bana Apple Search Ads iş ortaklığı teklif etmişti. Şimdi Apple ile resmî iş ortağıyız. Türkiye’deki personel ağımızı ve yatırımlarımızı genişletmeyi, ülkemize mümkün oldukça ekonomik fayda yaratmayı, girişimcilik yolculuğumda öğrendiklerimi yeni nesil girişimcilere aktarıp 18-30 yaş gençleri teknoloji sektörüne katmayı amaçlıyorum. Diplomat değilim, ama uluslararası ilişkiler okuyunca ve yurt dışında yaşayıp çalışınca ülkeme karşı bir diplomat gibi sorumluluk hissediyorum.

 

Bilkent’te okumanızın en güzel tarafları nelerdi?

Bilkent Üniversitesi, belki de normal şartlarda bir araya gelemeyeceğiniz, çok farklı görüşlere sahip bireyler ile belirli bir sevgi ve saygı çerçevesinde okuma şansını sunan, Türkiye’nin nadide yükseköğretim kurumlarından biri. Ben öğrenciyken de bir girişim kurmuş olduğumdan ders dışı etkinliklerde çok yer alamamıştım; fakat kampüste kurduğum arkadaşlıklar ve okulun atmosferi bana gerçekten farklı bir yerde olduğumu hissettirmişti. Hocalarımızın bize katkısı tartışılmayacak kadar yüksekti. Dünya klasmanındaki eğitmen kadrosu ile Bilkent, Türkiye’nin geleceği için umutlarımızı hep diri tutan bir kurum. Öğrenciyken bir süre Bilkent News bünyesinde yazma tecrübem de olmuş, bu sayede Bilkent’in yeniliğe ve her düşünceye açık olduğunu birinci dereceden yaşamıştım. Bilkent’in en önemli avantajlarından biri de mezun ağı. Diploma sonrasında dünyanın önemli şehirlerinde bir Bilkentli ile denk gelme ve birlikte bir şeyler üretme şansınız mevcut. İyi ki Bilkent var!