Bilkent Üniversitesi, Ekonomi ve Sosyal Bilimler Enstitüsü tarafından 2015-2016 akademik yılında, enerji sektörünün uzmanlarına yönelik, sektörün ihtiyaçlarını karşılamaya uygun olarak Enerji Ekonomisi ve Enerji Güvenliği Politikaları yüksek lisans programı açılmıştır.
Bu programın temel amacı stratejik olarak Türkiye’nin ekonomisi ve dış politikasını etkileyen Enerji Politikası ve Güvenlik konularında gerekli akademik altyapıyı oluşturmaktır.
Program, küresel enerji piyasalarına yönelik hem temel kavramsal hem de uygulamalı politikalar üstünde duruyor ve etkin sebepleri, kurumları, sürdürebilir ve mali olarak karşılanabilir enerji ve kaynak yönetimi sürecine dahil olan güçleri tanımlıyor.
Ayrıca program, potansiyel anlaşmazlık dolu küresel enerjide, büyüyen enerji ihtiyaçlarındaki memnuniyetine yönelik, Türkiye’nin stratejik politika tercihlerini de belirliyor.
Özetle, program şu soruları yanıtlamaktadır:
- Kısa ve uzun vadede Türkiye’nin enerji ihtiyaçlarını ve önceliklerini belgeleme
- Stratejik güçler ve kilit oyuncular üzerine odaklanarak, enerji piyasalarındaki bölgesel ve küresel gelişmelerin değerlendirilmesi ve incelenmesi
- Enerji güvenliği konusunda Türkiye’nin stratejik politika tercihlerini, önemli kısıtlamaları ve olanaklarının analitik olarak değerlendirilmesi
Enerji Ekonomisi ve Enerji Güvenliği Politikaları Programı, İktisat, Uluslararası İlişkiler ile Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümlerinin ortaklaşa sunduğu bir disiplinlerarası yüksek lisans programıdır. Eğitim dili İngilizcedir.
Program, Tezsiz Yüksek Lisans derecesine yönelik tasarlandı. Ancak, İktisat, Uluslararası İlişkiler ile Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümlerinin doktora programlarının kabul kriterlerinin yerine getirilmesi koşuluyla bunlardan herhangi birinde doktoraya yönelik akademik çalışmaya olanak vermektedir.
İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi dekanı Prof. Dr. Erinç Yeldan, “Türkiye ciddi anlamda güneş ve rüzgar enerjisinden kaynaklanacak bir enerji deseni oluşturmalı. Konu sadece iklim değişikliğine yol açan sera gazları emisyonlarının azaltımı, ya da genel olarak çevre kirliliği ile mücadele ile sınırlı değil; doğrudan doğruya yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı sürdürülebilir bir kalkınma stratejisinin tasarımı noktasına dayanmış durumda. Bir çok sosyal bilimci bu tartışmayı üçüncü sanayi devrimi başlığı altında değerlendiriyor. Türkiye coğrafyası, İngiltere öncülüğündeki 19. yüzyılın sanayileşme devrimini ve 1950’lerde ABD öncülüğündeki montaj hattına dayalı otomasyon devrimlerini uzaktan izleyebilmiş idi. Yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı potansiyeli ile birlikte, Türkiye 21. yüzyılın üçüncü sanayi devriminde öncü bir güç olabilir. Bu programla enerji sektöründeki profesyonellerle bu alanda bilimsel araştırmalar yapan akademisyenlerin işbirliği çok önemli olacaktır” diye konuştu.