Ana Sayfa » Kut’ül-Amare Zaferinin 100. Yılı

Kut’ül-Amare Zaferinin 100. Yılı

Bilkent Üniversitesi ile Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı tarafından düzenlenen, “Remembering Kut’ül-Amare: 100 Years Later” başlıklı konferans Bilkent Üniversitesi’nin ev sahipliğinde gerçekleşti.

Gerek Osmanlı tarihinde gerekse I. Dünya Savaşı’nda oldukça önemli bir yer tutan Kut Zaferi’ni, alanlarında uzman akademisyenler olan; Oxford Üniversitesi’nden Prof. Dr. Heww Strachan, Princeton Üniversitesi’nden Prof. Dr. Michael A. Reynolds ve University College Dublin’den Robert Gerwarth tartıştılar. Büyükelçi Altay Cengizer moderatörlüğünde gerçekleştirilen panelde 1. Dünya Savaşı ve Kut’ül-Amare Zaferi farklı yönleriyle ele alındı.

Panel; Türklerin kazandığı zaferin alanları da uzman yabancı akademisyenler tarafından değerlendirilmesi ve 1. Dünya Savaşının doğu cephelerinin ele alınması açısından önem taşıyor.

kutulamarePanelde ilk sözü Oxford Üniversitesi’nden Prof. Dr. Hew Strachan aldı; Strachan hem I. Dünya Savaşı hem de İngiliz askerî tarihi uzmanı olarak İngilizlerin I. Dünya Savaşı sırasında Ortadoğu ve buradaki cephelere verdikleri önemin altını çizdi. İngilizlerin amacının yalnızca Hindistan’a giden yolu kontrol altına almak olmadığını, bunun yanı sıra Bağdat gibi petrol açısından zengin şehirleri de kontrol etmek olduğunu söyledi. Strachan, İngilizlerin gerek Gelibolu’da gerekse Kut’ül-Amâre’de aldıkları yenilgilerin kolonyal İngiliz ordusu için olağan dışı olduğunu söyledi.

Sir Hew Strachan’dan sonra sözü alan Princeton Üniversitesi’nden Prof. Dr. Michael A. Reynolds ise Kut Zaferi ve I. Dünya Savaşı’na farklı bir bakış açısı getirdi. Reynolds, tarihçi olarak her zaman ne olduğuna değil, zaman zaman da ne olmadığına bakmanın gerekliliğinin altını çizerek, Rus İmparatorluğu’nun 1917 yılında savaştan çekilmesinin önemine vurgu yaptı.

Bununla birlikte Osmanlı’nın I. Dünya Savaşı’na girmesindeki temel nedenin devletin bekası olduğunu, bunun herhangi bir macera arayışı ya da Enver Paşa’nın Almanya ‘sevdası’ olmadığını savundu.

University College Dublin’den Robert Gerwarth ise Osmanlı ile Almanya’nın yaptıkları anlaşmanın önemine vurgu yaparak, “Osmanlı savaş öncesi hiçbir Batılı devlete güvenilir bir müttefik olarak gözükmüyordu, ancak Almanya açısından Osmanlı ile yapılan anlaşma oldukça rasyoneldi” dedi. Ayrıca Gerwarth, her ne kadar savaş 1918 yılında sona erse de özellikle Ortadoğu’da savaşın sadece karakterinin değiştiğini ancak asla bitmediğinin altını çizdi. Uzun yıllar boyunca cephelerde savaşan askerlerin, 1918’den sonra evlerine döndüklerinde sivil hayata alışmakta zorluk çektiğini, bu durumun da esasen şiddet sarmalına katkıda bulunduğunu belirtti.

Panelde son olarak söz alan Alexander Krethlow oldu. Krethlow, XX. yüzyılın ilk yıllarından itibaren Osmanlı ordusuna damgasını vuran Alman Von der Goltz Paşa’nın halihazırda elimizde bulunan tek biyografisinin yazarı. Kut’ül-Amâre Zaferi’nde çok büyük bir etkisi olan, ancak 72 yaşında, zaferden hemen hemen on gün önce yakalandığı tifüs nedeniyle Bağdat’ta hayatını kaybeden Von der Goltz Paşa’nın, kendisi gibi üst rütbeli askerlerin aksine cephede her daim askerleri ile yan yana olmuş, geride masa başında durmayı ilerleyen yaşına rağmen tercih etmemişti.

Panele moderatörlük yapan Altay Cengizer ise Kut Zaferi’nin tarihimiz açısından önemine atıf yaparken, Almanya Kaiser’inin Osmanlı ile yapılan ittifakta önemli bir rol üstlendiğini söyledi. Bunun yanı sıra Cengizer, PTT’nin önümüzdeki günlerde Kut Zaferi’ne özel sınırlı sayıda pul basacağını duyurdu.